

Kayakla oltacılık hakkında ahkâm keserken
Ya kayak’ı yanlış tanımlıyor, kayak ile oltacılık’ı yanlış anlıyorsan?

Bir kayak üzerinde kürek çekip körfezde(*) olta atmaya başladığım ilk yaz mevsiminin sonunda yol üstünde mola verdiğim akaryakıt istasyonundaki çalışanlar beni iyiden iyiye tanımış, merakla sordukları sorulara verdiğim kısa cevaplardan arabamın sırtındaki ince uzun vasıtanın bir “kayak”; hem de olta balıkçılığına yönelik nitelikli bir “deniz kayağı” olduğunu çoktan bellemişlerdi. Zira hemen her gün römorklanmış tekneleriyle birkaç şehirli balıkçının yakıt almak üzere uğradığı bu istasyona bugüne dek giren ilk ve sonrasında da geçen tek kayak yüklü araba –söylediklerine göre– benimkiydi. Üstelik bir arazi aracının tepesinde gördükleri bu kayağın sırtında yaşadığım oltacılık maceraları çoğu için fantastik, gezindiğim meralar ve derinlikler ise böylesi bir vasıtaya güvenilemeyecek kadar tekinsizdi. Gördüklerine karşın aldıkları yanıttan yeterince ikna olamayanlar ise bunları güçlü kuvvetli olduğum için yapabildiğime; aksi hâlde “kayak” denilen bu şeyle balıkçılık adına ortalama insanların fazla bir şansları olamayacağını söylüyordu sıklıkla… Kimi zaman da –muhtemelen ilk kez yakından gördükleri– donanımlı bir kayağı incelemek üzere yanıma gelen birçok olta heveslisinin soruları kayak hakkındaki yanlış ve eksik algılayışı sağlıklı bir tanımlamaya dönüştürmeye çalıştığım ayak üstü samimi sohbetlere dönüşüyordu. Peki kayak ve kayak ile oltacılığa dönük kalıplaşmış bu ham algılayışın neden olduğu yanılgılar nelerdi, diyerek birkaç başlık açacak olsam…
İnanıyorum ki nicedir kayağa heves duyan ancak henüz deneyimli bir kayak oltacısıyla tanışma ve kulaktan dolma edinimlerini bir kayak üzerinde gerçekleme fırsatı yakalayamamış olanlarımız için ilgi çekici ve işe yarar bir konuya değinmiş olacağım.

1. Kayakla yalnız küçük göllerde ve koylarda balık tutabilirsin.
Ya da bir diğer benzer hüküm: (2.) Kayakla büyük balık tutamazsın!

Kim demiş?
İşte en çok karşılaştığım ve kayak ile oltacılığın gerçekliğini tamamen ıskalayan mesnetsiz hükümlerden ilki budur. Yazın plajlarda karşılaşılan ve “kano” olarak anılan kısa gövdeli, plastikten üretilmiş allı morlu rekreasyonel kayakları görerek farkında olmadan “oyuncak” temelli bir kayak algısı geliştiren insanların çoğu ne yazık ki kayağı sadece sınırları belirlenmiş bir oyun sahası dahilinde kullanılabilecek güvenilmez bir gereç olarak kabul etmekte.
Oysa, hayli dayanıklı sentetiklerden üretilen yeni nesil birçok kayak modeli büyük balıklarla mücadeleye ve zorlu deniz koşullarına uygun özellikleriyle oldukça dengeli matematiksel tasarımlara sahiptir. Bununla birlikte büyük balıklarla mücadele ederek onları başarı ile yakalayabilmek için seyir vasıtasının kayık ya da kayak olmasından ziyade, bu vasıtayı kullanan oltacının kişisel beceri ve deneyiminin –kısaca denizciliğinin– belirleyici olduğu unutulmamalıdır. Üstelik kayak oltacılığına gönül ve emek vermiş birinin büyük balıklara yönelerek hayli başarılı etkinlikler gerçekleştirmesi gayet olağan ve kişisel tematik gelişimi adına da umulanken, bunun tersini düşünerek öyle sanmak işin esasına akıl yormadan yorum yapmaktan ileri gelse gerek. Oltacının kayak üzerinde kazandığı her tecrübe onu büyük ve zorlu balıklara yöneltirken, “kayakla büyük balık tutulamaz” şeklindeki söylemin yaygınlığına karşılık yersizliği internet deryasındaki sayısız video ve fotoğrafla kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Üstelik bu söylemi dillendirenlerin büyük çoğunluğunun ne kıyıda ne de bir teknede henüz büyük sayılacak bir balık yakalayamamış olan heveskârlardan oluşması dikkatimi çeken bir ironidir.
Kayak üzerinde oltayla yakaladığım balıklardan birisi: Akya (Lichia amia) ~115 cm / ~16 kg
Büyük bir balıkla mücadele süresince kayakla birkaç deniz mili sürüklenmek işten bile değilken, balığın bu sayede yorularak uzun yolda teslim alınması su katılmamış saf bir oltacılığın icrası anlamına gelir. Kayakla büyük balık tutulamayacağını düşünenlere karşın çoğunlukla kazanan ve edindikleriyle kıyıya dönmenin hazzını en güzelinden yaşayan tekne balıkçıları değil biz kayaklı oltacılardır. ND gibi internet tabanlı tematik yayınlarda buna delil oluşturan yeterince görsel içerik paylaşılmaktadır.
Özetle; meselenin odağı kayaktan ziyade üzerindeki oltacının kayakla ilgili düzeyi ve oltacılık becerisidir. Oltada kontrolü sağlamayı öğrenmiş ve büyük bir balıkla mücadelenin fiziksel ve mental gerekliliklerini kavramış bir oltacının üzerinde oturduğu kayak, onun işini herhangi bir diğer vasıtaya nazaran zorlaştırmayacak, aksine daha yoğun ve tatmin edici bir seviyeye çıkaracaktır.

3. Kayağı sadece belli yerlerden suya indirip kullanabilirsin.

Olta balıkçılığına dönük şekilde tasarlanarak donatılmış nitelikli bir kayağın suda ki yeterlilikleri azımsanmayacak menzillere ererek uzun yollu oltacılık seferleri yapabilme imkânı sağlarken, karada da ciddi bir hareket serbestisi sunmaktadır. Tek parça oluşu ve uzun mukavim yapısına karşılık taşınabilir/çekilebilir ağırlığıyla suda olduğu kadar kıyıda da tek başına baş edilebilir tek gereç sadece bir kayaktır. Öyle ki; onu geniş sazlıklardan, sık çalılık kıyılardan sürüyerek geçirebilir, belli belirsiz kumul patikalardan yahut sık bir kıyı ormanı içinden teker üstünde çekerek kıyıya götürebilirsiniz. Üstelik ulaşacağınız her kıyıda –herhangi bir çekek yeri ya da iskele aramaksızın– tek başınıza suya indirebileceğiniz ve kaslarınızdan başka birşeye ihtiyaç duymaksızın yabanda yol alıp olta atabileceğiniz tek gereç olsa olsa bir kano veya bir kayaktır.
Bir çift tekerleğin yardımı ile kayağını her yere götürebilirsin. Hem de tek başına!
* İskenderun Körfezi
Bahadır Çapar
Temmuz 2018, Adana
1. bölümün sonu | yazının devamını oku

