

``Kayak ile Oltacılık`` benim için ne? | 1.bölüm
Hevesi kadar cesareti olanlar için şu “kayak fishing” dedikleri…

“Henüz ağaran günün kırık aydınlığında usulca kürek çekerken birbirini kovalayan küçük dalgaların tatlı telaşı şahittir bir kayağın sırtında ki sevincine. Mavi haliçlerin kıyılarını yurt tutmuş acar balıklardan lacivert derinliklerin cevval ve cesametli kuzularına uzanan bir serüvenin başındasındır o an. Yaşamın her yönde yüzdüğü bir Dünya’da her yöne sessizce kayabilmenin, üstelik bunu kendi gücünle ve iradenle yapabilmenin hürriyeti olacaktır duyumsadığın ve öylesine bir hikâye olmayacaktır -anbean değişen değiştikçe yaşadığını ve yaşattığını gösteren sudan- kıyıda eğlenenlere anlatacakların.”

Bu betimlememi hoş bulanlardansınız okuduğunuz tümceleri sırtındayken Dünya’yı yeniden keşfettiğinizi hissettiren, bildiğinizi sandığınız kıyıları adeta bilmediğiniz ve görmediğiniz harika panoramalara çeviren bir deniz kayağına atfen kaleme aldığımı da anlamış olmalısınız. Peki böylesi bir hissiyatın sebebi ve onca düşünselin esini şu deniz kayağı ile benim maceramın başlangıcından ve onunla yapageldiğim oltacılıktan bahisle –çokcasının “kayak fishing” diye yazıp arattığı- bu pek bilinmedik işten aslında ne anladığımı biraz anlatacak olsam… Elbette kendi nazarımda.
Mesele hâlâ ilgi çekici mi geliyor? O hâlde yazının kalanını okumaya devam.

“Yükselen bir çevre algısı eşliğinde rekreasyonel balıkçılığın da yaşam eksenli sürdürülebilir yöntem ve gereçlerle gerçekleştirilmesinin önemi benim için ortada iken deniz kayağına kayıtsız kalamazdım.”
Kayık, tekne ve şişme bot gibi esasen suda ulaşımı amaçlayan görece hafif ve küçük vasıtalar, her birinin aynı zamanda oltacılık eyleminin üzerinde gerçekleştirildiği gereçler olması yönünden de dünyanın hemen her kıyısında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Ancak olta balıkçılığı gayretinde kullanılan bu vasıta çeşitliliği içerisinde 10.000 yılı aşan tarihi ile en eski ve bana göre hâlen en özgün grubu kuşkusuz kanolar ve kayaklar oluşturmaktadır.
Geleneksel olarak kürekle işletilen bu kadim taşıtların iptidai görünümlerine karşın hem sportif hem rekreatif açıdan sahip olduğu üstün nitelikler, onları oltacılık açısından fevkalade değerli ve yeterli su vasıtalarına dönüştürmektedir. Bu taşıtların sahadaki başarımının ve güvenilirliğinin yanı sıra uygulamada sunduğu yararlar her geçen gün artan sayıda kullanıcı tarafından keşfedilerek –kürek sporu dışında– balıkçılık ve gezi gibi rekreasyonel su etkinliklerinde de tercih edilmelerini sağlamaktadır. Zira toplum genelinde yükselen çevre algısına koşut bir anlayışla rekreasyonel balıkçılığın da yaşam eksenli sürdürülebilir yöntem ve gereçlerle değerlendirilmesinin önemi –balığın her geçen gün azaldığı ve kıyısı giderek çöplüğe dönen sularımızda– daha net anlaşılmaktadır. İnsan gücüne dayandığı hâlde –benim gibi uygulayıcıların ortaya koyduğu üzere– rekreasyonel balıkçılık açısından etkin biçimde kullanılabilen tüm bu eski taşıtların yeniden fark edildiği, en sessizi dahi gürültüyle çalışan, en tasarruflusu dahi litrelerce akaryakıt tüketerek karbon salan, suya egzos gazı, yağ ve yakıt karıştıran sözüm ona modern (!) su vasıtalarının egemenliğindeki olta balıkçılığı mecrasında yeniden ilgi gördüğü bir dönemin eşiğindeyiz.
Gün itibarı ile anadilimizde yayınlanan ve bu konudaki özgün kaynakların ilki durumunda ki bu yayın, 9 yıllık ısrarlı saha uygulamalarının ardından kadim tarihine karşılık tüm dünyada yeni ve popüler bir uygulama alanına dönüşerek olta balıkçıları arasında giderek daha sık telafuz edilen “kayak ile oltacılık” başlığına odaklanmıştır. Bu başlık altında kürek suyunda balık yakalayabilmenin gerekleri ve inceliklerini irdelenirken kimi zaman salt bir araç kimi zaman ise tamamen bir amaç olarak –kendi fiziği ve kürek dinamiği çerçevesinde– deniz kayağı ele alınmaktadır. Kayak ile olta balıkçılığının nasıl yapıldığına dair kaleme alınmış tüm bu sayfalarda özgün tanımlamalara, malzeme açıklamalarına ve nitelikli teknik örneklemelere ulaşabilmenin yanı sıra, denize, derinliğe, uzağa ve yalnızlığa dair tüm korkuları duyumsamış, içselleştirmiş, çözümlemiş ve görgüsünü öğretiye dönüştürebilmiş bir yazarın kaleminden olta balıkçısının kayakla yaşamına, kayağıyla yaşadıklarına dair engin bir uğraşının düşünsel aktarımlarını da bulursunuz.
Bahadır Çapar
Mart 2014, Adana
1. bölümün sonu | yazının devamını oku


3 Yorum. Leave new
Sizinle birlikte kano balıkçılığı yapmayı gerçekten çok isterdim, hem bu kadar usta balıkçı ve kanocu hem de bu denli edebî bir dile sahip olabilmeniz de çok ender rastlanan acayip ve şaşırtıcı bir durum…
Neden olmasın!
Elbette paylaşabileceğimiz ve hatırlanası pek büyük bir heyecan olur kürek suyuna birlikte olta salmak ve belki de pek uzak olmayan bir vakitte…
Sevgili Ahmet, lütfen https://www.nehirdendenize.com/sen-de-mi-kayakla-balik-tutuyorsun/ bağlantısından ulaşacağınız kayıt formunu doldurun. Böylece ilk fırsatta aynı suya çıkma planımızın ilk adımı da atılmış olur. Şimdilik esenlikler diliyor “Nehirden Denize” akan bu ortak hevesimizi yerinde takip etmenizi istiyorum. Yazıya dönmüş fikirlerimden ötürü benimle etkileşime girdiğiniz için ayrıca teşekkürler ve de tebrikler.
Biricik, değerli, kocaman ÇAPAR,
Erkensiniz, fazlasınız, Dünya’ nın ender su canlılarını muhtemelen en ilkel yöntemlerle yakalayan ve ona hiç saygı göstermeden alışveriş poşetine atanların çoğunlukta olduğu günümüze çok fazlasınız. Gelecekte tartışılmaz Lokomotif olarak anılacaksınız ve lütfen bu filtre edilmiş bilgiler için saygımı kabul ediniz. Bilgisine sanatını katabilen nadirliğiniz hayranlık uyandırıcı.
Saygım ve dostluğumla hoş kalınız.