Pek çoğumuzun “can yeleği” olarak tanımladığı yüzdürme yeleklerinin (*PFD) en önemli işlevi suda iken kullanıcısının başını su yüzünde tutarak az bir çabayla batmaksızın yüzebilmesini ve kayağına/kanosuna tekrar çıkabilmesini sağlamaktır. Bir diğer ifadeyle yüzdürme yeleğinin tek başına bir “can kurtaran” olmadığı ve hayatta kalmaya yardımcı temel yeterlilikleri ile ancak yüzeyde kalmayı kolaylaştıran giyilebilir kişisel bir “yüzdürücü” olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden kayağına çıkıp balık peşinde yol alan bir oltacının en az oltası kadar önemsemesi gereken ancak ondan da önemli olduğunu –henüz yolun başında– kavraması gereken kritik gereçlerinin ikincisi tartışmasız şekilde işte bu yüzdürme yeleğidir. Peki benim gibi her kayak oltacısınının tipik üniformasını şekillendiren ve yıllar boyu hemen her kürek seferimizin standartlaşmış teknik kuşamını oluşturan bu yeleklerin güvenilir ve her daim göreve hazır olduğundan nasıl emin olabilir, yeni bir yeleğe ihtiyacımız olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Belirli noktaların fiziksel açıdan kontrolünü gerçekleştirip bir takım görsel değerlendirmeler yaparak yeleğin işlevsel kondisyonunu belirlemek pekâlâ mümkündür. En az birkaç yılını sizinle geçirmiş bir yeleğiniz varsa şimdi onu masaya yatırıp Nehirden Denize kayak/kano atölyesi standartlarında bir muayeneden geçirelim o hâlde.
Yüzdürme yeleğini en son ne zaman test ettin?
Elbette temel işlevi yüzdürmek olan bir emniyet gerecinde yapılacak kontrollerin ön odağı öncelikle işlevsel yeterliliklere dönük olmalıdır. Bu noktada değerlendirilmesi gereken ilk husus kuşkusuz yeleğin herhangi bir yüzdürme kaybına uğrayıp uğramadığının anlaşılmasıdır.
Yüzdürme yeleğinin yüzerliğini sağlamak amacıyla içerisine yerleştirilen esnek ve düz yüzeyli üretan köpük levhalar, komfor amacıyla ne denli yumuşak üretilmeye çalışılsalar da belirli bir kalınlığa sahip oluşlarından ötürü hacimli bir görüntü vererek nispi bir sertlik sergilerler. Yelek henüz yeni iken levhaların sertliği aynı zamanda yeleğin dik durmasının ve kemikli görünmesinin de sebebidir. Ancak kullanım sıklığı ve süresi ölçüsünde köpük levhaların ezilip kalınlıklarını kaybetmesiyle birlikte bu sertlik ortadan kalkacağından yelek sanki bollaşmışçasına yanıltıcı bir rahatlık ve yumuşaklık kazanabilir. Sonuç belki daha az rahatsızlık veren ama yüzerliğinden de kaybetmiş bir yelek olacağından suda test edilerek yüzdürmede ki yeterliliğinin kesin şekilde tespit edilmesi gerekir.
Bora ve Batu yüzdürme yelekleri ile serin sularda eğleniyor.
Kontrol amacıyla yeleğinizi belinizi aşmayan sığ bir suda giydikten sonra kendinizi suya bırakın ve başınızı geriye doğru yaslayıp çenenizi suyun dışında tutmaya çalışarak yavaşça arkaya doğru yüzmeyi deneyin. Eğer bu esnada ağzınız ve hatta burnunuz suya batıyor ve su yutmadan nefes almak için fazladan gayret sarfetmek zorunda kalıyorsanız yeleğinizin yüzdürme düzeyi artık sizin ağırlığınıza uygun değil demektir. Hâlen yeterli yüzdürme kabiliyetine sahip olan bir yelek, en azından düşük enerjili kol bacak vuruşlarıyla kullanıcısının çenesini su dışında tutarak nefes yoluna su girmesine mani olacak bir kaldırma kuvveti yaratabilmelidir. Bu testi geçemeyen bir yeleğe sahipseniz artık yeni bir tane edinmenin zamanı çoktan gelmiş demektir.
İyi bir yüzdürme yeleği, bünyesinde su tutmayacak şekilde hafif ve dayanıklı tekstil kumaşlarla doğru kimyaya sahip dolgulardan üretilir. Diğer bir ifadeyle sağlıklı bir yeleğin yüzdürme düzeyini olumsuz yönde etkileyecek şekilde su tutmaması/emmemesi gerekir. Dolayısı ile iyi durumdaki bir yüzdürme yeleğinin sudan çıktığında ağırlığında herhangi bir değişiklik olmaması ve çok hızlı şekilde kuruması beklenir. Ancak bir yeleğin sudan çıktığında kuru hâlinden çok daha ağır olması ve asıldığı yer de sürekli su sızdırmaya devam ederek uzun süre ıslak kalması, köpük levhaların artık deformasyona uğradığının ve su çekmeye başladığının en önemli göstergeleridir. Bu durumdaki bir yeleğin de miadı dolmuş demektir.
* PFD: Personal Flotation Device
Bahadır Çapar
Temmuz 2015, Adana
1. bölümün sonu | yazının devamını göster