
… yorulacaktı da.
Onlarca kilonun üzerine çıkmış sabit bir metalik direnci dakikalarca kifayetsiz kılarak bir ucundan yüzlerce kulaç çektiği şu olta ipinden önce diğer ucundaki oltacının iradesini kırabilmek kolay mıydı bir balık için? Aralarında işleyen yağlı rondelalardan cırlayarak derman dileyen 6 sıkı çelik pula kuyruk direrken, kolçağının her bir turunda itina ile tornalanmış her bir çelik dişlisini sanki etine biraz daha geçiren olta makinesini dağıtmadan ve boğazını daha da sıkıp onu soluksuz bırakırcasına daralan porselen yüzüklü çelik kılavuzları paralayıp her asılışında yağdan köpürmüş sırtında âdeta şaklayan şu kara kamışı kırmadan tenha derinliklere inmeyi, lacivert kuytulukların serinliklerinde nefeslenip Akdeniz’in esenliğinde hür kalmayı becerebilir miydi artık?
2 Yorum. Leave new
Müthiş bir hissiyatınız var ve aslında burada yazdığınız gibi o kadar çok hissettiğim ve yaşamak istediğim anlar var ki bilgileriniz ve tecrübeleriniz bence çok önemli. Sizin gibi doğa aşığı balıkçı bir yazarla yazılarında tanışmaktan çok mutluyum.
Teşekkür ederim Engin. Yazdıklarımla beni bulup yazdıklarımda buluştuğum bir hevesdaşımla daha tanışmış olmaktan ben de mutluluk duyuyor, Nehirden denize akan bir hayatın temiz ve tenha kıyılarında bir gün karşılaşabilmeyi diliyorum.