


Her ne kadar oturarak kullanılan gereçler de olsa, özellikle açık kokpitli ve balıkçılığa dönük donatılmış bir deniz kayağında ya da kanoda hem suya giriş ve çıkışlarda taşlık kayalık bir kıyının delici ve kesici unsurlarından ayak tabanını (kıyıda) koruyarak zemin kavrayışını arttırmak hem de seyir süresince (kayakta/kanoda) mevsimin ahvaline göre güneşin yakıcılığına ya da havanın soğuğuna karşı bütün ayağı korumak için ayakkabı kullanımı oldukça önemlidir. Kayak ya da kanoda genellikle ıslak olacak olan ayakların üşümemesi ve özellikle pedallı basit motor mekanizmalarının kullanımı esnasında ayak tabanlarının incinmemesi için yine ayakkabı kullanımı önemlidir. Deniz kayağında yahut kanoda ayağa giyilen ve buradan itibaren genel anlamı ile “ayak-kabı” olarak tanımlayacağım ögelerin yelpazesi sahada kullanılan örneklere bakıldığında ayağı gevşek şekilde kavrayan pratik terliklerden başlayarak ayağı büyük ölçüde kavrayan sandaletlere ve ayağı tamamen sararak kapalı ve sıkı şekilde kavrayan teknik su ayakkabılarına kadar belirli bir çeşitlilik sergilemektedir. Ürünlerdeki bu çeşitlilik sadece form ve renkten ibaret olmayıp ürün fiyatlarında da birkaç dolardan birkaç yüz dolara kadar çıkabilen geniş bir aralığın oluşmasına neden olmaktadır. O hâlde kayak ve kano üzerinde kullanılacak oldukça önemli teknik kuşam ögesi olması dolayısı ile bir ayakkabının temel tercih kriterlerini ele alarak konuyu detaylandırmaya devam edelim.

Terlikler ve Sandaletler
Sıcak mevsimlerde ve ılık coğrafyalarda kullanılacak ayakkabıların temel tercih kriteri ıslak koşullardaki zemin kavrayışı ve temel düzeydeki koruyuculuktur. Özellikle markalı ve jenerik üretimlerle stili tekrarlanan topuk kayışlı, geniş burunlu takunya tipi terliklerin sahadaki yaygınlığını gözeterek yukarıda yaptığım genel tanımlamada terliklere değinmiş olsam da bu işin bir uzmanı olarak tavsiyem; en sıkı hâlinde dahi ayağa gevşek tutunan, ıslak kaldığı sürece hem ayağı hem de zemini (yeri) yeterli düzeyde kavrayamayan, ayağı kolayca terlettiği için içi sevimsiz şekilde kayganlaşabilen ve özellikle bir düşme anında ya da dalga zonunda kayaktan hızlı şekilde ayrılmak gerektiğinde kolayca ayaktan çıkarak yitirilebilen terliklerin sadece karasal kullanıma uygun görülerek ekseriyetle kıyıda giyilmesidir. Bu yüzden şekli ve tipi ne olursa olsun “terlik” olarak nitelendirilebilecek açık topuklu ve açık/geniş burunlu basit ayakkabılar yerine kayak ve kano üzerinde giyilecek en hafif ve pratik ayakkabıların “sandalet” standartlarını taşıyan ürünlerden tercih edilmesini salık veririm.
Tipik bir sandalet, ayağı hem önden hem de arkadan kavrarken kavrayıcı elemanların (kayış ve atkıların) sıkılığı ayak ölçülerine göre ayrıca ayarlanabilir. Sandalet formundaki ayakkabılar aynı zamanda ayağı tamamen kapatmadığı ve içerisine giren çamur, kum ve küçük taşlardan oluşan gevşek zemin materyalinin su ile birlikte yanlardan kolayca dışarıya atılmasını sağlayan birçok açıklığa sahip olduğu için soğuğun egemen olmadığı tüm coğrafyalarda ıslak kullanıma dönük değerlendirilebilecek hayli pratik ve görece ekonomik bir teknik ayakkabı tipi olduğu söylenebilir.
Bu bağlamda teknik sınıfa soktuğumuz bir ayakkabının birkaç sezondan daha uzun süre hizmet verebilecek kalite ve dayanıklılıkta olması arzu edilir. Uzun ömürlü bir sandalet arayışında dikkat edilmesi gereken ilk ve en önemli husus, sandaleti oluşturan bileşenlerin ıslak kullanıma uygun niteliklerde ve sadece yapıştırılarak değil aynı zamanda dikilerek birleştirilmiş dirençli fabriklerden imal edilmiş olmasıdır. İkinci önemli husus ise sandalet tabanının tek katmanlı bir polimer köpükten değil, yumuşak olduğu ölçüde ezilmeyen dolgulu bir ana katmana alt kısımdan eklenerek yanal kavrama kabiliyeti sunacak şekilde desenlendirilmiş 3 milimetreden daha ince olmayan mukavim bir kauçuk dış katmana sahip olmasıdır.
Sandaletler sadece çıplak ayağa giyilen ve yalnız yaz döneminde kullanılacak ayakkabılar olarak görülmemelidir. Şayet siz de benim gibi kışın ağır geçmediği ve fazla uzun sürmediği ılık coğrafyalarda yaşıyorsanız havanın ve suyun nispeten soğumaya başladığı geçiş mevsimlerinde de 2-3 mm kalınlığındaki neopren patiklerle ya da lateks patikli kuru bir pantolonla birlikte yine sandalet kullanılabilirsiniz. Bu noktada dikkat etmeniz gereken tek şey sandaletin numarasına karar verirken birlikte giyeceğiniz patiğin kalınlığını da hesaba katarak daha büyük (+2) bir ebat seçmenizdir.
Sandaletin ıslak koşullarda cildi tahriş etmemesi için neopren iç astarlı ve hızlıca kuruyup koku üretmeyen iç taban katmanlarına sahip olması önemlidir. Bu noktada deri üretimlerden uzak durulmalı, bunun yerine su tutmayıp/çekmeyip çabuk kuruyan, güneş kaynaklı morötesi ışınlara dayanımı yüksek fabriklerden ve sentetik perlonlardan üretilmiş modellere öncelik verilmelidir. Sandaletin bilekten itibaren ayağı kavrayışındaki sıkılık, gerek güvenlik gerekse rahatlık adına kullanıcı tarafından gerektiğinde ayarlanabilmelidir. Çeşitli kısımlardan ayağı kavrayan ve genişliği ayarlanabilen unsurlar üzerindeki toka türevi mekanik bileşenlerin metal yerine kaliteli plastikten veya suya dayanıklı velkron gibi güçlü alternatiflerden seçilmiş olması da yine uzun ömür ve konfor açısından avantaj sunacaktır.
Yerle temasımızı sağlayan ideal bir kayak/kano sandaletinin tabanı, ıslak koşullarda kıyıdaki veya sığ sudaki taş ve kayalara basıldığında kavrayışı arttıracak (kaymayı azaltacak) şekilde desenlendirilmiş esnek ve aynı zamanda bozuk ve parçalı zemin dokusuna karşı mukavim polimerlerden üretilmiş olmalıdır. Ayağı kavrayan yarı kapalı bir ayakkabı olmasına atıfta bulunmuş olsam da suda kullanılacak her ayakkabının ayaktan çıktığında yüzerlik sergilemesi kayak ile oltacılık açısından oldukça yararlı bir özelliktir. Bu yüzden deniz kayağı ve kanoda kullanmak üzere temin edeceğiniz sandaletleri bir kaza anında suda yitirmemek ve kolayca bulabilmek için yüzebilen üretimlerden seçmeye özen gösteriniz.

Su ayakkabıları (Islak ayakkabılar)
Özellikle pedal mekanizmalı deniz kayaklarında ve gün içinde birçok kez farklı kıyılara çıkmayı gerektiren kano seferlerinde ayakları tamamen saran kapalı tipte ayakkabıların kullanılması kullanıcı rahatlığı açısından önemlidir. Pedallı motor mekanizmalarının ıslak koşullarda uzun uzun süre kullanılması ayak tabanı ile basılarak itilen ya da çevirilen sert yüzeyli pedalların zamanla taban derisinde ve pedal kayışlarının temas ettiği daha nazik üst deride hassasiyet ve hatta harabiyet yaratması mümkündür. Öte yandan belirli aralıklarla kıyıya çıkmak gerektiğinde kumluk, taşlık, kayalık, otluk, dikenlik ve bataklık şeklinde örnekleyebileceğim farklı zemin karakterine sahip kıyılarda içerisine yabancı materyallerin girişini azaltan ve ayakların yaralanmasını engelleyerek rahat hareket edebilmek için kolayca ayaktan çıkmayan, kaygan zeminde dengeyi sağlamak amacıyla aniden ve belki de ters bir açıyla atılmış kuvvetli bir adımda kolayca dönmeyecek şekilde sıkıca giyilebilen ve yırtılmayacak sağlamlıkta dikilmiş kapalı ayakkabıların kullanımı büyük rahatlıktır.
Bu tür olumsuzluklar yaşamamak ve oltacılık hevesiyle çıkılan bir kayak yahut kano seferini acısız tamamlayabilmek için ayakları tamamen sarıp kavrayan kısmen açık ya da tamamen kapalı ayakkabılara ihtiyaç vardır. Bu noktada suda/ıslak kullanıma uygun şekilde tasarlanarak suya dayanıklı materyallerden üretilmiş ve “su ayakkabısı” olarak anılmaya değer az sayıdaki ürün hakkında marka bilgisine değinmeksizin genel geçer bilgiler vereceğim.
İklim şartlarının hafif giysilerle kürek çekerek olta atmaya müsait olduğu dönemlerde yüksekliği ayak bileğini geçmeyen mevsimlik su ayakkabılarının kullanımı oldukça rahattır. Genel görünümü ile kapalı burunlu bir sandaletle günlük kullanıma dönük spor bir ayakkabının karışımını andıran bu ürünler hem esnek hem de dayanıklı olacak şekilde birleştirilmiş birkaç katmandan oluşan nispeten yumuşak bir tabana dikilmiş ince astarlı çok parçalı bir kabuktan oluşur. Kabuk tekstili genellikle cilde temas eden iç yakasından yumuşak bir ten teması sağlayacak şekilde jarse kumaşla ya da ince neoprenle astarlanmış olup ayrıca bir fonksiyona sahip dolgu veya katman içermez. Kimi ayakkabı tabanında içeri giren suyun deşarjını sağlarken kum ve çamur girmesini engelleyecek şekilde ince gözlü ağsı tellerle kapatılmış tahliye delikleri yer alabilir. Aynı şekilde hemen her modelde kabuk fabriği ile tabanlığın birleşim hizasında değişik ebatlarda tahliye delikleri bulunur. Özellikle parmakların üzerini örten ve yan çeperleri oluşturan kabuk fabriğinde fileli görünüme sahip, suyun giriş ve çıkışını kolaylaştıran geniş dokumalı polyester ya da naylon tekstillerin kullanımı oldukça yaygındır.
Ayak bileğinin rahat hareket edebilmesi için; fibula ve tibia kemiklerinin ayak bileği hizasında yer alan yuvarlak çıkıntılarının altında kalacak şekilde boğaz yüksekliğine sahip olan bu “bilek altı” ayakkabılarda bağcıktan velkrona kadar farklı bağlama unsurlarına rastlanır. Benim gibi iri yarı ve ağır oltacılar için bağcıklı modellerin daha güvenilir olacağını, ufak tefek ya da zayıf olanlarımızın ise velkronlu modelleri daha pratik bulabileceğini belirterek tamamen kapalı su ayakkabıları faslına geçelim.
Ayakkabılarla ilgili bu son kısımda; iklimin sertleşip havanın ve suların soğuması ile bilek altı modellerin kullanışsız hâle geldiği dönem ve coğrafyalarda tercih edilen bot tipi su ayakkabılarına değineceğim. Özellikle kuru elbiselerle birlikte giyilmek üzere tasarlanan ve ıslak kullanıma uygun nitelikte üretilen bu ayakkabılar, ayak bileğini de içerisine alıp çevreleyen yüksek boğazlı modelleri kapsar. Bu açıdan hafif bir kışlık bir bot görüntüsüne sahip olan ayakkabı suda kullanıldığında taban birleşiminde içerisine giren suyun tahliyesini kolaylaştıran küçük açıklıklara sahiptir. Sudan etkilenmeyen güçlü dikişleri, su emilimi hayli düşük dolgularla desteklenmiş ve ıslakken dahi belirli bir düzeyde ısı yalıtımı sağlayabilecek iç astarıyla soğuk suların ve kıyıların üstesinden gelmemizi kolaylaştırır. Farklı yoğunluklarda bileşenlerden kompoze edilmiş birkaç katmanlı ayakkabı tabanı kaygan ve yumuşak zeminlerde tutunmayı kolaylaştıran farklı yüzey özelliklerine ve desene sahip kısmen esnek yapısı ile karasal faaliyetler için üretilen benzer görünümlü sert vibram tabanlı ve çarşak bantlı rijit botlardan kolaylıkla ayırılırlar. Islak koşullarda güvenilir bir sabitleme için bağcıklı olarak üretilen ıslak botların kimi modelinde kuru pantolon paçalarının perdeli iç astarını sıkıştırmak üzere bot boğazına eklenmiş velkronlu boğaz kayışları da bulunabilir.
Genel itibarı ile taşıdığı temel özelliklerinden bahisle derinleştirdiğimiz ıslak botlarla ilgili piyasada tercihi zorlaştıran bir ürün çeşitliliği söz konusu değildir. Az sayıdaki bu ürünlerin pahalı olduğu ölçüde teminindeki zorluklar hesap edildiğinde alternatif ürünlerin neler olabileceği gibi mantıklı bir soru akıllara gelmektedir. Bu bağlamda yukarıda kaleme aldığım genel geçerlilikteki özellikleri azami ölçüde taşıyan karasal kullanıma dönük üretilmiş bir bot da, yapısal bütünlüğünü bozmayacak biçimde belirli kısımlarına açılacak tahliye delikleri sayesinde pekâlâ bir su botu olarak değerlendirilebilir. Nihayetinde bu tür botların zaten su geçirmez şekilde tümleşik lateks patikleri olan kuru pantolonlarla birlikte kullanılmasını salık verdiğimden hafif insülasyonlu katmanlarla astarlanmış sağlam dikişli karasal botların doğru bakım ve özenli muhafaza ile uzun süre ıslak koşullarda kullanılması mümkündür.

Bahadır Çapar
Aralık 2023, Adana
(!) Hayır! Okuduğun bu yazı henüz bitmedi. Ama sen, her sayfanın altında göreceğin “Bir yanıt yazın” başlıklı kısımda bu yazıyla ilgili YORUMunu YAZ ve daha fazla içerik üretmesi için yazarı MOTİVE ET!