Yeleklerde yüzdürücü olarak kullanılan üretan köpük levhalar tıpkı diğer sentetikler gibi belirli bir kullanım ömrüne sahiptirler ve uzun süre yapısal özelliklerini korusalar da sonunda büyüklüklerini ve bütünlüklerini kaybederler. Ancak köpük levhaların yapısal kondisyonu kullanım sıklığı ve şekline bağlı olarak değişkenlik sergilediğinden –can güvenliğimizi sağlayan tüm diğer gereçler gibi– her sezon başında fiziksel durumlarının dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Yeleğin köpük dolgulu kısımlarına parmak uçlarıyla bastırarak yapılacak basit bir kontrolde normal ve tekdüze olması gereken yapıda yumuşama ya da tam tersine sertleşme gibi radikal değişiklikler hissediliyor, belirli bölgelerde topaklaşarak kalınlaşma ya da incelerek dağılma gibi lokal deformasyonlar fark ediliyorsa yelek güvenli kullanım ömrünü tamamlamış demektir.
Yeleğin gerçekten yüzdürüyor mu yoksa sadece yüzüyor mu?
Bazı yeleklerde yüzdürücü köpük levhalar yelekten çıkarılabilecek şekilde kullanıcı tarafından kolay erişilebilen fermuarlı veya çıtçıtlı iç bölmelere yerleştirilmiştir. Aslında yeleğin yıkanabilmesini sağlamak amacıyla kullanılan bu tip tasarımlarda yüzdürücü levhalar çıkartılarak doğrudan incelenebilir ve imkânlar doğrultusunda yenilenebilir.
Yüzdürücü unsurların dışında kalan yelek bileşenlerinin kontrolü de güvenilir kullanım aralığını belirleyebilmek adına hayli önemlidir. Sentetik nitelikli teknik kumaşlardan dikilen yüzdürme yeleklerinin genel olarak deniz suyuna ve güneş kaynaklı morötesi ışığa dayanımları oldukça yüksektir. Bununla birlikte güneş radyasyonu ve deniz tuzunun uzun zaman boyunca kumaş üzerinde yarattığı etki sanki tek bir gün içerisinde ortaya çıkmışçasına art arda beliren yırtılmalar ve dökülmelerle kendi gösterebilir.
Öyle ki günün başında yeleğe takılan bir olta iğnesinin neden olduğu küçücük bir deliğin kürek çekerken yapılan olağan vücut hareketleri ile fark ettirmeden yürüyüp gün sonuna değin belirgin bir yırtığa dönüşmesi ya da olta kamışını kuvvetle savururken koltuk altı perlonlarından birinin tokasının kırılıp kopması gibi durumlar böylesi etkilerin yıprattığı yeleklerde görülen tipik hasarlardır. Ancak bu sonuçları yaşamadan da pek sevilen bir yeleğin yıpranma düzeyini anlamak pekâla mümkündür. Suda ve uzakta iken görünürlüğü sağlamak adına yeleklerde kullanılan parlak renklerin birkaç sezon içinde solarak bozulması, yeleğin daha sık kontrol edilmesini gerektiren önemli göstergelerden biri olarak değerlendirilebilir. Aynı şekilde omuz perlonları gibi doğrudan güneşe maruz kalan kısımlarda görülen tiftiklenme, sökülme ve dökülmeler, kumaş dokumasında oluşan açılma benzeri deformasyonlar, iç yüzey kaplamalarında oluşan çatlak ve döküntüler, mekanik olarak çalışan ya da sürtünen kısımlardaki aşınmalar ve yelek üzerindeki plastik parçaların ağararak dış yüzeylerinin pullanması gibi durumlar biribirinin ardı sıra ortaya çıkarak değişim zamanının yaklaştığını işaret eden diğer fiziksel belirtilerdir.
Can güvenliğimizi sağlayan tüm gereçler gibi yüzdürme yeleklerinin de fiziksel durumlarının her sezon başında dikkatle değerlendirilmesi gerekir.
Ucuz olduğu kadar basit sayılabilecek birkaç uygulama ve özenli kullanımla hiç de ucuz sayılmayacak iyi bir yüzdürme yeleğinin tekstil kondisyonu ve köpük ömrü en azından birkaç yıl daha uzatabilir. Genel olarak her etkinliğin ardından yüzdürme yeleğinin tatlı su ile yıkanarak üzerindeki balık kanı, ter, tuz ve çamur kalıntılarından temizlenmesi çok önemlidir. Yıkama sonrası gölgede tutulan yelek tamamen kuruduktan sonra daha fazla askıda bekletilmeden temiz ve havadar bir ortama alınarak üzerine herhangi bir malzeme koymaksızın ve sadece doğal kat yerlerinden katlamak suretiyle muhafaza edilmelidir. Zira yüzdürme yeleğinin içerdiği köpük levhaların tekdüze ağsı dokusunu şekillendiren hava dolu kapalı hücreler, herhangi bir ağırlık altında ezilen ya da zorlanarak katlanan yerlerde sıkışarak söner. Yelek üzerinde oluşan ve iyileşmeyen ezikler, çökükler ve kırım izleri tam olarak bu tip zorlamaların bir sonucudur. Aynı şekilde yüzdürme yeleğinin özenle kullanılması gereken bir emniyet gereci olduğunu unutup bir oturma yastığı ya da üzerinde üst baş değiştirelecek ayak altı bir yaygı gibi kullanılması da benzer zedelenmelere sebep olacağından kısa süreliğine de olsa 3-5 kilogramdan daha fazla ağırlıklara maruz bırakıp amacı dışında kullanmaktan kaçınılmalıdır. Aksi hâlde yanlış kullanım ve muhafaza şekli yüzünden köpük kısımları birçok yerinden ezilerek incelmiş ve zedelenmiş bir yeleğin sudaki yüzdürme düzeyinde ciddi bir azalma olması işten bile değildir.
Yelek kumaşının morötesi (UV) dayanımını ve su kaydırıcılığını artırmak için bu amaca uygun olarak üretilmiş ve çözücü özellik taşımayan solusyonlarla sezon başında ve sonunda spreylenerek kaplanması, fermuar kürsörü gibi oksidasyona uğrayabilecek az sayıdaki metal bileşenin ise –özellikle de deniz etkinliklerinin ardından– sık sık yağlanarak işlerliğinin korunması yeleğinizden uzun yıllar faydalanabilmenizi sağlayacaktır.
Bahadır Çapar
Temmuz 2015, Adana
yazının sonu | yazının ilk bölümünü göster