Ödüllü bir film: ``Kano``
Goh’un penceresinden dünden bugüne “Kano”.
Kanada’nın tanınmış ulusal sembolü ve geleneksel zanaati olan kano’yla insan arasındaki olağanüstü bağı yakalamaya çalışan belgesel tadında bir kısa film “The Canoe”.
Goh İromoto’nun kano temalı iki sevdiğim çalışmasından ikincisini oluşturan “The Canoe”da yönetmen kanoya kültürel bir değer olarak bakarken içerisinde yaşadığı Kanada toplumunun geçmişiyle arasında oluşturduğu bağa da dikkat çekiyor. İlgiyle takip ettiğim Goh’un tematik filmografisi içerisinde bana göre kanoyla ilgili usta işi ilk çalışması 2015’de yayınlanan “We belong to it”dir. Tanıdık maceracı Ray Mears odağında insanın kano aracılığı ile doğaya duyduğu aidiyeti 5 kısımda irdelediği bu çalışmanın ardından Ontario sulağıyla kent kırsalında bu kez “The Canoe”yu filme aldı.
Aynı zamanda büyük bir kano tutkunu ve doğa aşığı olan İromoto, benim gibi küreğe gönül vermiş hevesdaşlarının düşünsel yönden nitelikli tematik belgesel beklentisine daha uzun metrajlı bu yeni yapımla ödüllü bir karşılık da vermiş oldu. Başarılı yönetmen, iki yıllık çekimlerin ardından ilk kez gösterildiği 2017 Kürek Filmleri Festivalinde (2017 Paddling Film Festival) ödüle layık görülen “The Canoe”da; kano kültürünün Kanada’nın dünü ile bugünü arasında nasıl kuvvetli bir bağ oluşturduğunu etkileyici pastoral sahneler eşliğinde anlatırken, filmin finalinde kanonun Kanada toplumlarında taşıdığı millî değere de sıklıkla atıfta bulunuyor. Kanonun geleneksel kültür, doğa, benlik ve aile arasındaki içsel bağlantıyı nasıl geliştirdiğini kürek tutkunu 5 Ontaryolunun hikâyesi üzerinden anlatan Goh, bu filmiyle bir anlamda kanonun doğa ile insan ruhu arasındaki derin ve anlamlı bağlantılar yaratma gücünü de kadraja alıyor.
Her defasında izlemekten büyük keyif aldığım bu iki kısa filmle Nehirden Denize okuyucularını da buluşturmanın sırası geldi, diyerek –kahve ya da çay eşliğinde– ND penceresinden iyi seyirler diliyorum.